Önce seni tanıyalım.
Adım Aziz Gürpınar. Boğaziçi Üniversitesi Çeviribilim bölümünde okuyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki üniversiteye gelinceye kadar Japonya’ya dair en küçük bir fikrim yoktu. Yıllarca Japonya’ya gitme hayalleri kuran, anime ve mangaları takip edenlerden değilim yani. Bölümümüzde mezun olma şartı olarak bir yabancı dil seçip 4. sınıf sonuna kadar öğrenmek zorunda olduğumuzu öğrenince tamamen öylesine Japoncayı seçmeye karar verdim ve gerisi hızla gelişti.
Neden Exchange’e gitmek istedin?
Üniversitede hazırlık okumadığım için, 4 yılda çabucak mezun olup gitmek istemedim. Hem de kendimi iş hayatına hazır hissetmediğim için, gelecek kaygısından kaçmak için bir yıl daha kazanmış olurum diye düşündüm. Ayrıca Japonca gibi zor bir dili okulda ders alarak veya kendi çabanızla öğrenmeniz gerçekten çok zor, en az bir yıl Japonya’da yaşamanın gerçekten çok faydası olduğunu düşünüyorum.
Neden Erasmus değil de Exchange?
Zaten Japonca öğrendiğim için Japoncamı geliştirmem açısından daha iyi oldu, ayrıca Avrupa’ya gitmek için önümde daha çok fırsat olduğunu düşünüyorum, istediğim an ucuza bir bilet bulup gidebilirim. Ama Japonya’ya gelme şansı hayatta bir kere karşısına çıkıyor insanın, hele ki Japonya gibi kilometrelerce uzak bir ülkede yaşamak, bir yıl öğrenci olmak hayal gücümün bile ötesinde bir şeydi.
Tercih listeni neye göre yaptın? Okulun eğitim kalitesi mi şehir/ülke mi yoksa ekonomik nedenler mi seni daha çok etkiledi?
Açıkçası ekonomik nedenlerin etkilediğini hiç söyleyemeyeceğim, çünkü burada okuduğum üniversite Japonya’nın en zengin en tiki öğrencilerinin gittiği özel bir üniversite 😃 Ama hayatımda bir kez Exchange olarak Japonya’ya geldiğim için merkezi bir yer olmasını istiyordum. Japonya’daki üniversiteler genelde merkezi yerlere uzak oluyor ama benim geldiğim okul Shibuya, Shinjuku gibi yerlere çok yakın, hatta okulun kendisi de merkezi bir konumda. Okulun kapının önünden 4 şeritli araba yolu geçiyor, bitişiğimizde gökdelenler ve iş merkezleri var, her yerde beyaz yakalıları görmek mümkün. İstanbul ile karşılaştıracak olursam, Levent gibi bir yere benziyor diyebilirim. Buraya geldikten sonra Japonya’da bir yerin merkezi yerlere yakın olmasının düşündüğümden çok daha önemli olduğunu fark ettim. Sorun yolda perişan olmak istememek değil, çok daha önemli bir faktör var: yol ücreti. Merkezi yerlere ne kadar uzaksanız yol için o kadar çok para ödüyorsunuz (tek yön 30 TL kadar olabiliyor). Aktarma indirimi falan da yok. O yüzden eğer merkeze uzaksanız kafanız estikçe bir Shibuya yapayım, Shinjuku’da iki bira içeyim diyemeyebiliyorsunuz.
Exchange’a gitmeden önce ve gittikten sonra ne gibi zorluklar yaşadın?
Açıkçası büyük bir zorluk yaşadığımı söyleyemeyeceğim, Japonya’da insanların hayatını rahatça sürdürmesi için her alanda bir düzen oturtulmuş. Küçük şeylerden bahsedecek olursam, Japon toplumuna adapte olmakta biraz zorlandığımı söyleyebilirim. Her yerde o kadar çok yazısız toplum kuralları var ki, ilk geldiğimde bir şey yapsam acaba çok mu garip kaçar, aşırı sırıtır mı falan diye düşünüp ediyordum. Mesela metroda telefonla konuşmak çoook garip karşılanıyor, aynı şekilde sokakta yürürken yemek yerseniz sanki adam öldürmüşsünüz gibi bakıyorlar. Zaten ülkede belli bir düzen oturmuş, Japonların hepsi bu düzene uyuyorlar. Bu düzene ayak uydurmayanlar sadece “gaijin”ler (Japon olmayanlar, yabancılar). Bu nedenle, yabancılara karşı kırılamayan bir ön yargı var. En küçük bir davranışınızla “gaijin pot”a ekleniyorsunuz ve Japonların ezici bakışlarına maruz kalıyorsunuz ☹ Bir diğer zorluktan bahsedeyim, Japonya dünyada en çok metro kullanılan ülke. Dolayısıyla sabah rush hour olduğunda nefes alamayacak kadar dolu olabiliyor. Türkiye’deki gibi metro çok dolu olunca bir sonrakini bekleme olayı yok, bir şekilde ite kaka içeride yer bulunuyor. Hatta insanları metroya itmek için görevli insanlar bile var 😃
tokyo.jpg
3 kelimeyle kendi Exchange’ini tanımlar mısın?
Kanatlanıp uçan paracıklar.
Şu anda hangi şehirdesin? Bize birazcık artılarıyla eksileriyle şehrini anlatsana.
Tokyo’da yaşıyorum. O kadar büyük bir şehir ki, gez gez bitmiyor. Sürekli yapacak bir etkinlik var. Her bir merkezi ayrı büyük, bu yüzden bir yıl boyunca burada yaşayacak olsam da eksik kalan gezmediğim yerler için çok içim yanacak ilerde. Ayrıca Japonya bir ada ülkesi olması nedeniyle dünyanın en güvenli ülkelerinden biri. Eksisi ile çok pahalı olması kesinlikle. Dünyanın en kapitalist şehrinin Tokyo olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sürekli daha da fazla para harcamanız üzerine dayalı bir sistem var. Mesela bir kitap var, 1000 yen olsun. Kırmızı kapaklısını çıkarıp 3000 yen’e special edition diye satıyorlar ve Japonlar gerçekten sırf kapağı kırmızı diye bunu kapış kapış alıyorlar. Sadece soyut bir örnek bu tabii.
Japonya’nın kültürü nasıl? Sence farklılıklarımız ve benzerliklerimiz neler?
Misafirperverlik konusunda Türkiye’ye benzediklerini düşünüyorum. Bir Japon ailesinde akşam yemeğine gittiğimizde bunu fark ettim. Halil İbrahim sofrası kurmuştu arkadaşımızın ailesi 😃 Ayrıca ailelerine çok bağlılar. Eve girerken ayakkabılarını çıkarmaları, evin içindeki danteller olsun, muhafazakarlıkları açısından bize benziyorlar. Farklılık olarak ise, Japonlar çok toplumcu insanlar. Türkler ise daha çok bireyin çıkarlarını düşünüyor. Farklılıklarımızın benzerliklerimizden çok daha fazla olduğunu söyleyebilirim. Avrupalı insanlarla daha çok benzediğimizi düşünüyorum, hatta çoğu zaman benim gibi Türkiyeli birisi, İtalyan ve İngiliz üçümüz birlikte ortak noktada buluşup Japonları eleştiriyoruz benzer konular üzerinden. Oysa hepimiz bambaşka ülkelerden bambaşka kültürlerden geliyoruz.
İlerde Tokyo’da yaşamak ister misin? Örneğin Master yapmak ya da çalışmak için geri dönmek gibi bi planın var mı?
Kesinlikle isterim, arkadaşlarıma da hep diyorum ki buraya gelince gözüm açıldı. Türkiye’ye dönünce bir anda hayat standardım 5-10 seviye aşağıya inecek. Ne yapıp edip bir yolunu bulup “kapak atmak” istiyorum Japonya’ya 😃 Ama çalışmak için pek iyi bir yer olduğunu düşünmüyorum, çok fazla mobbing oluyor şirketlerde ve Japonlar çok fazla çalışıyorlar. Her gün metroda ayakta uyuyan insanlar, yorgunluktan bitik düşmüş insanlar görünce insanın Japonya’da çalışası gelmiyor. Dillerinde aşırı çalışmaktan yorulup ölmeye karşılık gelen bir kelime bile var: 過労死. Ve her yıl birçok insan bu nedenle hayatını kaybediyor.
Tokyo’da hangi üniversitenin hangi kampüsündesin?
Keio Üniversitesinin Mita kampüsünde derslerim, yani okulun en tarihi, en eski kampüsü. Boğaziçi’nin güney kampüsüne benziyor burası. Tokyo Tower’a yürüme on dakika mesafede. Ama yurdum ise Hiyoshi kampüsünde. Dolayısıyla her gün 25-30 dakika metro kullanmam gerekiyor hafta içi her gün. Ama aktarma yapmadığım için sıkıntı olmuyor.
Üniversite eğitim ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde mi oluyor, dersler blok şeklinde mi?
Evet, ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde oluyor. Japonya’da her ders standart olarak 90 dakika sürüyor, yani 60 dakika geçtikten sonra sıkıntıdan patlasanız bile daha yarım saat kalmış oluyor. 10 dakika mola verdikten sonra tekrar 90 dk ders dinliyorsunuz. Bazen aklımı kaçıracak gibi oluyorum. Boğaziçi’ne döndüğüm zaman 50 dk’lık derslere şükredeceğim.
Eğitim hangi dilde yapılıyor? Eğer İngilizceyse hocaların dil yeterliliği nasıl?
Ben Japonca dil programındayım, yani tüm derslerim Japonca ama İngilizce programda olup İngilizce ders alan arkadaşlarım sürekli hocaları anlayamamaktan şikâyet ediyorlar. Japonca aksanlı İngilizceyi anlamak biraz zor cidden.
Dersler zorluyor mu? Sence eğitim sistemi nasıl?
Keşke zorlasalar, o kadar kolay ki bazen şoka giriyorum 😃 Japonya’da üniversiteyi kazanmak çok zor, o yüzden lisede öğrenciler aşırı inekliyorlar ama bir kez kazandıktan sonra kimse dersleri takmıyor. Geçtiğimiz dönem neredeyse tüm hocalar final sınav sorularını verdiler, derste işlenen şeylerin aynısı çıkıyor finalde, noktasıyla virgülüyle aynı. Bir dersten kalmak için gerçekten efor sarf etmek gerekiyor. Yarısına gitmediğim dersimden kalacağımı düşünürken A geldi yani. Başta özel üniversite olduğu için öyle sanıyordum ama diğer üniversitelerdeki arkadaşlarla konuştuğumda onlarda da durumun aynı olduğunu öğrendim.
Exchange öğrencileri ve yerli öğrenciler aynı sınıflarda mı eğitim görüyor?
Japonca öğrenme programındaysanız doğal olarak sınıf arkadaşlarınız Japonca öğrenen diğer ülkelerden gelen değişim öğrencileri oluyor, ama İngilizce dersler alırsanız Japon sınıf arkadaşlarınız oluyor.
Evde mi yurtta mı kalıyorsun? Artıları eksilerinden bahseder misin?
Yurtta kalıyorum. Bence evde kalsaydım bu kadar çok arkadaşlık kurma şansım olmayacaktı. Çünkü tanıdığım tüm insanları yurdun mutfağında beraber yemek yaparken tanıdım, okuldaki çoğu kişi de arkadaş ortamını bu şekilde kuruyor. Aynı zamanda aylık ödediğim miktara faturalar da dahil olduğu için tasarruf derdim falan olmuyor hiç; elektriği, suyu istediğim gibi sınırsız kullanabiliyorum. Zaten Japonya ve Avrupa’da bizim gibi yurtta 6-8 kişilik odalarda kalma mantığı hiç olmadığı için, yurtta tek kişilik odada kaldığınızda da evde kalmaktan bir eksiği olmuyor, artısı bile var.
Üniversiteye yakın bir yerde konaklamak mı şehir merkezinde konaklamak mı daha iyi? Öğrencilerin yoğun olduğu özel bir bölge vb. var mı?
Üniversite zaten şehir merkezine çok yakın olduğu için yakın bir yerde yaşayacak olursanız ödeyeceğiniz miktar iki üç katına çıkabiliyor. Bence benim yurdumun olduğu muhitte (Hiyoshi) hem öğrenciler yoğun, hem de ihtiyacınız olan ucuz marketler olsun, içki içecek takılacak yerler olsun çok uygun. Hem de okula tek metro hattıyla gitmek mümkün. Japonya’ya geldiğimden beri en yaşanılası bulduğum her Hiyoshi diyebilirim.
17758141_1487487734651263_809153188_n
Exchange’e gitmeden önceki süreçte önceden ödemek zorunda olduğun ücretler oldu mu? Sağlık sigortası, yurt taksidi, vize, uçak bileti, belgelerin kargolanması… Bunlar ne kadar tuttu?
İlk ay bursum yatmadığı için yurt parasını ve depozitoyu (geri ödenmeyen cinsten depozito -_-) kendi imkanlarımla ödemek zorunda kalmıştım (63500 yen + 20000 yen, 2100 TL + 664 TL). Uçak biletini Air France ile gidiş dönüş toplam 2200 TL’ye aldım. Bir yıl kaldığım için dönüş biletini 1 yıl uzak tarihe alamıyorsunuz ama Air France 18-24 yaş arası gençlere sıradan bir tarihe bilet alıp sonradan ücretsiz değişme imkanı sağlıyor. Vize 50 TL’cik tuttu ve 2 günde çıktı, ve kimlik fotokopisi hariç bir belge istemediler. Belgelerimi kargolamak için de 150 TL ödediğimi hatırlıyorum ama umarım sallamıyorumdur. 😃
Para yetiyor mu? Bir ayda ortalama neye ne kadar harcıyorsun? Para transferlerini nasıl yapıyorsun?
Para aslında yetmesine yetiyor, sadece Tokyo’da kalayım hayatımı sürdüreyim temel ihtiyaçlarımı karşılayayım diyorsanız sıkıntı yok. Ama dünyanın bu ucuna kadar gelmişken Japonya’nın başka şehirlerini gezmek, tatil yapmak istiyorsanız biraz harcamaları kısmanız gerekiyor.
Türkiye’de herhangi bir bankanın senin ülkendeki bir bankayla anlaşması var mı? Diyelim ki anlaşma yok, en az kesintiyle hangi bankanın kartıyla orada hangi ATM’den para çekiliyor?
Burada adım başı convenient store var, Japonca’da konbini deniyor. Neredeyse hepsinde uluslararası kartınızı kullanabileceğiniz ATM var, kartınızı rahatlıkla kullanabiliyorsunuz. 300 TL için 3 TL gibi çok küçük miktarda komisyon alıyor.
Bankaların mobil uygulamalarını kullanabiliyor musun? Telefona Türk hattını takmamıza gerek var mı?
İş bankasının uygulamasını kullanmak istemiştim. Ailemde yedek SIM kartı var, onay kodunu yollatıp onlardan kodu aldım ama uygulamaya girdiğimde hata verdi. Belki de Japonya’da kullanılamıyordur ama emin değilim. (Editör editi: Türkiye’deyken bankalarınızla görüşüp hem kartlarınızı hem de mobil uygulamalarınızı yurt dışına açtırın, mobil uygulamaların güvenlik ayarlarından SMS gönderme seçeneğini iptal edip, şifre seçeneğini seçin. Böylece SIM kartınıza mobil uygulamalar için ihtiyacınız olmayacak.)
Bildiğim kadarıyla Exchange için Erasmus’taki gibi hibe verilmiyor, peki senin bu değişim programı için aldığın bir burs ya da sana sponsor olan biri var mı? Varsa harcamalarının % kaçını karşılıyor?
Japan Student Services Organization (JASSO)’dan her ay 80.000 yen (646 euro) hibe alıyorum. Japonya’daki çoğu okul Exchange öğrencilerine bu bursu veriyor, ama çıkma garantisi yok. Risk alıp burs çıkmayacakmış gibi hareket etmeniz gerekiyor. Ben bursu kazandım ama yurt için her ay 63.500 yen ödediğim için yaklaşık %75’i oraya gidiyor. Kalanı da bana harçlık oluyor. Ama başka okullarda yurda 20.000 veya 30.000 yen ödeyip JASSO’nun büyük bir kısmı kendine kalan arkadaşlar da var. Keio Üniversitesi’nde ise en ucuz yurt bile 55.000 yen’den başlıyor. Yani JASSO bursuna bel bağlayıp gelmemek lazım olması bir yana, eğer çıkmazsa her ay 55.000 yen kendi imkanlarınızla ödemeyi düşünün. Facia.
Hangi telefon operatörünü kullanıyorsun? Paketinde neler var ve ne kadar ödüyorsun?
IIJmio adlı SIM kartı en mantıklı seçenek, 6 GB internet paketim var ama mesajlaşma ve arama hakkım yok, ayda 1200 Yen (yaklaşık 40 TL) ödüyorum. 3 GB 900 yen seçeneği de var. SIM kartını amazon.co.jp’den aldım, 300 yen civarıydı. Kartı telefona taktıktan sonra internetten kurulumu yapmanız gerekiyor, ama site tamamen Japonca. O kısmı hallettiğiniz an gerisi kolay. Kime sorduysam bundan ucuzunu duymadım.
Şehir içi ulaşımını nasıl sağlıyorsun? Bisiklet yaygın mı? Ulaşım için ayda ortalama ne kadar harcıyorsun?
6 aylık commuter pass yaptırdım ilk geldiğimde, yani Türkiye’deki aylık akbil gibi. 40.000 yen ödemiştim (1331 TL). Ne var ki, Japonya’da aylık akbili sadece seçtiğiniz iki durak arasında kullanabiliyorsunuz. Türkiye’deki gibi sınırsız tren, tramvay, vapur falan nerdee 😃 Hem de aşırı kâr ettiğinizi söyleyemeyeceğim. 10 kez kullanırsanız 1 bilet bedavaya geliyor gibi. Ama şöyle bir faydası oluyor, başka yerlere gezmeye gittiğinizde eğer commuter pass yaptırdığınız rota üzerinden geçiyorsa çok daha ucuza geliyor. Dünyada metrosu Japonya kadar pahalı olan bir ülke var mıdır bilmiyorum ama, Avrupalı arkadaşlar da sürekli akbile 1000 yen (33 TL) doldurup bir günde bitirmekten yakınıyorlar. Gerçekten olağanüstü bir pahalılık söz konusu. Sebebi ise demir yollarının özel ve devlet demir yolları olarak ayrılması. Özelden devlete aktardığınızda tekrar para basmanız gerekiyor, aynı şekilde özelden bir başka özel hatta. Ne kadar hat değiştirirseniz o kadar çok para ödüyorsunuz.
17842290_1487487987984571_1787803817_n.jpg
Gittiğin ülkede okurken çalışma olanağın var mı? Varsa haftada kaç saat çalışma izni var ve ortalama ne kadar kazanılıyor?
Japonya’da okurken çalışmak kültürün bir parçası. Okurken part time iş yapmaya baito adı veriliyor ve Japon bir üniversite öğrencisinin hâlâ ailesinden para alması çok garip karşılanıyor. Bütün Japon arkadaşlarım haftada en az 3 gün baito yapıyorlar. Eğer Japoncanız yeterliyse siz de Exchange öğrencisi olarak çok rahat iş bulabilirsiniz. Özellikle İngilizce öğretmenleri asla boş kalmıyor, çok fazla özel ders imkanı var. hellosensei.com bu konuda en bilinen site.
Diyelim ki hasta oldun, yurt dışı sağlık sigortanla hangi hastanelere gidebiliyorsun, prosedür nasıl?
Japonya’da değişim öğrencilerinin halk sağlığı sigortası (国民健康保険) yaptırma zorunluluğu var. Buraya geldiğinizde en yakın city ward’da (市役所) yaptırmanız gerekiyor. Bu sigorta hasta olduğunuzda tedavinizin 75%ini karşılıyor.
Bol bol gezdin mi? Gezme işlerini nasıl planladın (ulaşım, yararlandığın siteler, appler, konaklama) ? En sevdiğin şehir/ülke neresiydi?
Kuzey Japonya’da Sapporo’ya gitmiştik yurttan arkadaşlarla, kar festivali dönemine denk gelmişti. Kardan heykeller, kaydıraklar, ski jumping gösterileri olsun, çok güzeldi. Şimdiye kadarki favori yerim orası. Onun haricinde Osaka, Kyoto, Shizuoka ve
Tsukuba şehirlerini gezdim. Yurtdışı olarak da Çin’in başkenti Pekin’e gidip Çin Seddi’ni gördüm. Mayıs ayında ise Nara ve Kobe şehirlerine, bir de Osaka’da Universal Studios Japan’a gideceğim. Genelde kalacak yer için Airbnb’yi tercih ediyoruz, otobüs bileti için bushikaku.net, uçak bileti içinse vanilla air, spring japan ve jetstar firmalarının otobüsten ucuz biletleri olabiliyor.
Tokyo’dan hangi ülkeleri ziyaret etmek daha ucuz ve mantıklı?
Güney Kore’ye gidiş dönüş 400 TL bilet bulmak mümkün. Dünyanın bu ucuna kadar gelmişken bir görmekte fayda var 😊 Pekin’i de tavsiye ediyorum, 500 TL tuttu bizim gidiş dönüş uçak biletimiz. Bunların haricinde Tayland, Vietnam, Hong Kong gibi ülkelere gidenler de oluyor.
Başka bir ülkeyi seyahat etmek istediğinde vize almak zorunda kaldın mı? Kısaca anlatır mısın?
Çin’e gittim bir haftalığına, ama yeşil pasaportum olduğu için vizeye ihtiyacım olmadı. Uçağa binmeden önce küçük bir sorun yaşadık görevlilerle, çünkü yeşil pasaportun ne olduğunu bilmiyorlardı ve vizesiz Çin’e giriş yapamayacağımı söylediler ama en son onları ikna ettim ve pasaport polisi de sorunsuz bir şekilde geçirdi sonuç olarak.
17857189_1487497071316996_1966200517_n
Yemek işini nasıl hallediyorsun?
Japonya’da dışarıda yemek gerçekten ucuz, kendiniz yemek pişirmek isteseniz zaten sebze fiyatları çok uçuk. Aşağı yukarı aynı fiyata denk geliyor yemek yapmak ve dışarıda yemek yemek. Ama yine de kendim yemek yapmayı tercih ediyorum. Yurtta ortak mutfağımız var, hem de insanlarla kaynaşmak için çok güzel ve sosyal bir ortam oluyor. Vejetaryenler için kötü haberim var, Japonya’da direkt vejetaryenleri yok sayılıyorlar. Hiçbir restoranda vejetaryen menü yok, hatta direkt et içermeyen ürün olmuyor menüde. Vejetaryen arkadaşların çoğu burada balık yemeye başladı mecburiyetten.
Spor yapmak istersen nasıl olanaklar var?
Yurdumuzda spor salonu var, aslında Exchange öğrencilerinin kullanması yasak ama ortada kontrol eden kimse olmadığı için arkadaşlarımdan oraya giden oluyor. Onun haricinde 10 dakika yürüme mesafesinde, Hiyoshi kampüsünün içinde tek girişi 200 yen olan bir spor salonu var.
Exchange öğrencileri için bir kulüp var mı? Varsa aktif mi? Ne gibi etkinlikler düzenliyorlar?
Evet, zaten Japonya’da öğrenci kulüpleri apayrı bir boyutta, サークル(saakuru) deniyor. İngilizcedeki cycle kelimesinden geliyor bu da. Bizim okul o kadar çok öğrencisi olan bir okul değil ama ona rağmen 100’den fazla öğrenci kulübü var. Buluşup saklambaç oynayanlar kulübü olsun, backpackers kulübü olsun, pokemon go kulübü olsun, Japon çay servis etme sanatı kulübü olsun her türlü ilgi alanına hitap eden kulüp bulmak mümkün. Bunların haricinde Exchange öğrencilerine özgü iki tane kulüp var: Plurio ve Kosmic. Bu iki kulüp Japonlarla değişim öğrencilerinin kaynaşması için partiler, piknikler, akşam yemekleri gibi etkinlikler düzenliyorlar. Plurio adlı kulübün odası var Hiyoshi kampüsünde, aklınız estiğinde gidip sohbete katılabilirsiniz, çok açıklar yeni insanlarla tanışmaya, çok arkadaş canlısı bir kulüp. Tüm kulüplerin açıklaması olan bir kitapçık zaten oryantasyonda tüm öğrencilere dağıtılıyor. Bazı
kulüplere katılmanız için bir miktar para ödemeniz gerekebiliyor (biraz tuzlu, 5.000-10.000 yen arası). Ama bahsettiğim Plurio ve Kosmic için bir giriş ücreti söz konusu değil.
Gece hayatı nasıl?
Gece hayatı için çok fazla seçenek var. Dans etmeyi sevenler için Roppongi ideal olsa da, bu bölgede daha çok Avrupalıların ve Hintlilerin tercih ettiği bazı barlar var ve buralarda tek bir Japon bile olmayabiliyor. Roppongi’de örneğin Juumanji diye çok ucuz bir mekan var, gece 23:30’a kadar 1000 Yen (33 TL) ödeyip sınırsız içki içebilirsiniz. Shibuya ve Shinjuku da gece hayatının canlı olduğu diğer mekanlar. Cuma akşamları bu üç yerin sokakları kusan bağıra bağıra şarkı söyleyen Japonlarla dolu oluyor. Gece 1-5 arası hariç günde 20 saat metro olduğu için de istediğiniz zaman çıkıp sabahlayıp parti yapabiliyorsunuz. Genelde insanlar gece 12’de dışarı çıkıyorlar, sabah 5’te ilk trenle dönüyorlar.
Yabancı dilde arkadaşlıklar kurmak, hayatını devam ettirmek zor oldu mu?
Zaten Çeviribilim bölümünde olduğum için lisede de 3 yıl sadece İngilizceye odaklı eğitim görmüştüm, o nedenle İngilizce iletişimde sıkıntı çekmedim. Açıkçası burada kaldıkça Avrupalı ve Amerikalı insanlarla ne kadar da benzediğimizi fark ediyorum. Bir diğer yandansa, Batılı bir grup olarak Japonlar ve Çinlilere ne kadar benzemediğimizi fark ediyorum 😃
Ben genelde şu ülkenin insanlarını kendime daha yakın buldum dediğin bir ülke var mı?
Japonlar olmadığı kesin. Japonlarla ne kadar arkadaş olsanız da sürekli bir bariyer oluyor aranızda ve o bariyer asla kalkmıyor, asla onlardan biri olamıyorsunuz.
Çok benzediğimizi düşündüğüm ülkeler ise İspanya ve İtalya sanırım. Konuştuğumuz konular, yaşadığımız sorunlar vesaire çok benziyor.
Türk’üm dediğinde sana nasıl yaklaştılar, nasıl tepkiler aldın?
Genelde şaşırıyorlar çünkü benim okuluma genelde Amerika, Fransa, Almanya, İspanya gibi büyük ülkelerden insanlar geliyor. Türkiye’den her yıl ya bir kişi geliyor ya da kimse gelmiyordu bu yıla kadar. Dolayısıyla hocalar olsun öğrenciler olsun şaşırıyorlar ve çok ilgilerini çekiyor. Hatta bir hoca herkese bir sayfa ülkesini tanıtma ödevi vermişti, bana “Türkiye’yi çok merak ediyorum, sen 2 sayfa yaz” demişti. Yorumsuz… -_- Derste herkes ülkesinin kılık kıyafetini, yemeklerini tanıtıyor. Zaten sınıfın yarısından fazlası Çinli olduğu için hocalar her yıl dinlemeye alışık olduklarından pek ilgilenmiyorlar ama Türkiye olduğunda hemen kulak kesiliyorlar 😃
Giderken yanında neler götürdün? Aman şunları Türkiye’den alın mutlaka diyeceğin şeyler var mı?
Ben hiç yemek malzemesi getirmedim zaten bitecek diye, komple kıyafet doldurdum. Elinizden gelen ne varsa Türkiye’den alın. Benim yaptığım en büyük hata “Aaa, x ürünü Japonya’da daha ucuzdur, oradan alayım” demek oldu. Japonya’da hiçbir şey Türkiye’den ucuz değil! Japon malı Sony marka kulaklıklar bile aynı model burada 3 kat daha pahalı satılıyor. Kitapları hariç tutuyorum, kitap çok ucuz, 3 TL’ye birçok meşhur kitabı alabilirsiniz. Onun haricinde Türk yemeği olarak salça, mercimek, bulgur bulabileceğiniz helal marketler mevcut. Beyaz peynirin eksikliğini çok hissediyorum, onu hiçbir yerde göremedim.
Şimdiki aklım olsa Exchange’e şuraya giderdim dediğin bir yer var mı?
10 kere daha Exchange yapsam yine hepsinde Japonya’nın farklı yerlerine giderdim diye düşünüyorum. Eğer elinizde imkan varsa hiçbir şüpheniz olmasın. Daha önce Amerika’da bulunduğum zaman dünyanın en güzel ülkesinin orası olduğuna karar vermiştim, ama Japonya’ya geldiğimden beri kesinlikle burada yaşamak istediğime karar verdim.
Bu süreçte kendini en kötü ve en iyi hissettiğin anları anlatır mısın?
Türkiye’den iki çocukluk arkadaşım beni ziyarete geldiğinde çok iyi hissetmiştim, daha geleli bir ay olmuştu ve alışma sürecindeydim. Kilometrelerce uzaktan benim için gelmeleri, özlediğim Türk yemeklerini getirmeleri çok hoşuma gitmişti, bu kadar uzak bir yerde olsam da yalnız olmadığımı hissetmiştim. Hem de yurtta tek Türk olduğum için haftalarca hiç Türkçe konuşmadığım oluyor, uzun süre sonra insan yakın arkadaşıyla buluşunca ve en rahat olduğu ana dilinde konuşunca gerçekten çok iyi hissediyor. Kötü olarak ise, yurttan arkadaşlarımla Hokkaido’ya tatile gittiğimizde airbnb ev sahibimizle bir sorun yaşamıştık. Eve vardığımız gibi bizden ekstra ücret istemişti (kişi başı 150 dolar), yoksa evden atmakla tehdit etmişti. 3 yabancı olarak hiçbirimizde telefon hattı olmadığı için arayıp şikayet de edemedik. Sonuç olarak saatlerce atışmanın sonucunda ücreti kadına airbnb ödedi, böylece sorunu çözmüş olduk ama 1 hafta sokakta kalma fikri yüzünden tatilimizin ilk birkaç gününde tadımız kaçtı.
hero.desktop
Şu anki hayatın gitmeden önceki beklentilerini karşılıyor mu?
Aslında çok düşük beklentilerle gelmiştim. Japonlarla anlaşamam, topluma bir türlü adapte olamam, eğlenemem sanıyordum. Ama beklediğimden kat kat daha güzel bir deneyim yaşıyorum.
Exchange yapmayı öneriyor musun, şu ana kadar sana ne kattığını düşünüyorsun?
Kesinlikle öneriyorum, özellikle yabancı dil öğrenmek isteyenler veya uluslararası bir şirkette çalışmak isteyenler için çok faydası olduğunu düşünüyorum. Aslında sadece faydacı açıdan bakmayalım, sırf okuldaki stresten, Türkiye’nin geriliminden uzaklaşmak için bile değer. Bir ülkeye tatil için gitmekten çok daha farklı bir deneyim bu. O ülkede bir birey oluyorsunuz, orada yaşıyorsunuz. Tarif edilemez bir duygu… Her günümü her dakikamı değerlendirmek istiyorum.
Ben yaptım siz yapmayın ya da ben yapmadım siz kesin yapın dediğin şeyler var mı?
Japonya’ya gelmeden 1 gün önce Windows bilgisayar aldım, ona çok pişmanım. Çünkü burada Macbook’lar Türkiye’ye göre 1000 TL daha ucuz. Zaten Türkiye’den daha ucuz olan iki şey var, Apple ürünleri ve kitap. Sadece ve sadece bu ikisi.
Ben bir de Okinawa’da dalış yapmadım ama uygun fiyata snorkelling yapabileceğiniz yerler var, tekne ile bir gün boyunca koy koy dolaşıp rengarenk tropik balıklarla beraber yüzüyorsunuz. Onu kaçırmayın derim.
Bonus: Japonya’da bunları yapmadan dönmeyin dediğin neler var?
Sapporo’da kar festivalini mutlaka kaçırmayın. Ama biletleri çok önceden almanız faydalı olacaktır. Oralara kadar gitmişken Otaru şehrini görmenizi tavsiye ederim. Çok güzel doğal manzarası var.
Odaiba’da Rainbow Bridge manzarası karşısında şarap için.
Nisan ayı geldiğinde Naka Meguro’da (favorim), Yoyogi veya Ueno’da Hanami yapın, sakura ağaçlarının altında sake içip eğlenen Japonları izleyin.
Yine Nisan ayında Kawasaki’de Kanamara Festivaline gidin mutlaka.
Starbucks’ta Matcha Latte için.
Gidebileceğiniz her türlü animal cafe’ye gidin. (Baykuş kafe, kirpi kafe, yılan kafe vs.)