Önce seni tanıyalım.
Selamlar! Binnaz ben, Boğaziçi Batı Dilleri 3. Sınıfı yeni bitirdim. Kendimi nasıl tanıtsam bilemedim, kısaca okuyarak ve elimden geldiğince müzik yaparak yaşıyorum diyeyim.
Neden Exchange’e gitmek istedin?
Aslında üstünde çok çok düşünmedim sanırım, bizim okulda Erasmus/Exchange lisans okumanın farzı gibi bir şey olduğundan daha okula başlarken yaparım diye düşünmüştüm. Yapması daha ideal olan döneme gelince de başvuruverdim.
Neden Erasmus değil de Exchange?
Aslında bu çok son dakika kararı idi benim için. Listemi tamamen Erasmus okulları ile doldurmuştum, tercih sisteminin kapanmasına 10 dakika kala son kontrolleri yaparken listede UofT’yi görüp atladım ve şansıma oraya yerleştim.
Tercih listeni neye göre yaptın? Okulun eğitim kalitesi mi şehir/ülke mi yoksa ekonomik nedenler mi seni daha çok etkiledi?
Tek bir faktör değildi, fazlaca detaycı bir insan olarak her yönüyle düşündüm/tarttım okulları. Erasmus/Exchange deneyimine daha akademik bakanlardan olduğum için gittiğim okulun iyi olmasını önemsiyordum öncelikle. Olası bir master/doktora için fikir vermesini ve aynı zamanda bana bir şeyler katabilmesini umuyordum. Aslında bölümün anlaşmalı olduğu her okul oldukça başarılı ve güzel okullar ama UofT dünya çapındaki sıralamalarda ilk 15’te falan yer alan bir okul, o yüzden listede bayağı parladı gibi 😀 İyi okulları ve gitmek istediğim şehirleri ekonomik uygunluğuna göre sıraladım gibi oldu yani. Ayrıca benim içimde liseden beri gitme hevesi vardı Kanada’ya, oranın özellikle şu sıralar artan popülaritesinin de onu ilk sıraya yazmama katkısı oldu tabiy 😀 He bir de o sıralar CAD yani Kanada Dolarını Euro ile kıyasladığımda Kanada’nın beni daha az zorlayacağını düşündüm, çok pahalı bir evde kalmak zorunda kalmasaydım öyle de olacaktı.
Exchange’a gitmeden önce ve gittikten sonra ne gibi zorluklar yaşadın?
Kalacak yer bulma süreci oldukça sıkıntılıydı. Okulun yurtlarında yer olmayacaktır diye uyardılar bizi, özel yurtlar aşırı pahalıydı (dönemlik 12 bin CAD gibi bir şeydi yanılmıyorsam), bu kadar pahalı olmayan tek yurdun başvurularını da turnedeyken kaçırdım maalesef ve sonunda oda kiralamak zorunda kaldım. Gittikten sonra da o evden ve birlikte yaşadığım insanlardan hiç memnun kalmadım, o yüzden en büyük sıkıntı bu idi sanırım.
3 kelimeyle kendi Exchange’ini tanımlar mısın?
Kendi kendime hayat.
Şu anda hangi şehirdesin? Bize birazcık artılarıyla eksileriyle şehrini anlatsana.toronto park
Toronto’da idim dediğim gibi. Genel hatlarıyla, farklılıklarıyla var olan, sakin denebilecek, yeni ve pahalı bir şehir Toronto. Yeni derken köklü tarih yoksunluğunu ve mimari açıdan daha modern görünmesini kastediyorum. Amerika kıtasında ilk kez bulunduğum için ilk o çarptı gözüme, Türkiye’de ve Avrupa’daki çoğu şehirde yol kenarında, sokak arasında falan buram buram tarih kokusu bulmaya alışkın olduğumdan belki de. Ayrıca, ulaşımından iletişimine her şey pahalı. Ortalama işlerde çalışan insanlar için rahat geçinmenin hatta ev sahibi olmanın bile oldukça zor olduğu bir şehir. (Benim ev sahibim, kiraya verdiği 4-5 odası ve tam zamanlı bir işi olmasına rağmen çok zor geçindiğini söylüyordu mesela.) Bir de bizim hiç bilmediğimiz çok keskin ve aylarca bitmeyen bir soğuğu olduğunu eklemem gerek. Bunlara karşın insanları çok güzel Toronto’nun. Dinleyen, düşünen, anlayan ve hep saygılı davranan bir topluluk; inanılmaz! Sanırım bunun bir sonucu olarak da hızlı, sorunsuz ve çok sistemli ilerleyen bir bürokrasisi var.
Kanada’nın kültürü nasıl? Sence farklılıklarımız ve benzerliklerimiz neler?
Buna cevap vermesi biraz zor aslında. Toronto’nun kültürünü onu meydana getiren farklı milletler ve insanlar oluşturuyor. Bu açıdan Türkiye’ye benzer diye düşünüyorsunuz ama aslında öyle değil. Biz yıllar önce bu coğrafyada komşu olmuş birçok kültür barındırıyoruz ama bu kültürler öyle kökleşmiş, gelenekselleşmiş ve ‘güncellenmemiş’ ki bugünle bağlantısını görmek çok zor bu çok kültürlülüğün. Onlar ise bu zenginliğin farkında olarak çeşitliliklerini sürekli kutluyorlar; yenilikten, değişiklikten hiç korkmuyor aksine kollarını açmış farklılıkları kucaklamak için bekliyorlar. Kimse kimsenin kendine benzemesini beklemiyor; insanlar bunun imkansızlığının bilincinde başlıyorlar hayata ve bununla hep gurur duyuyorlar. (Ben de onlarla gurur duyuyorum <3)
Türkiye’de nerede yaşıyorsun? Bu şehirle Toronto’nun farkları neler? Bu farklar hayatını nasıl etkiledi?
İstanbul’da yaşıyorum ve Toronto İstanbul’a ne kadar uzak olabilirse o kadar uzak var olan bir şehir. İstanbul 24 saat kaos ve adrenalin ile nefes alırken Toronto gündüzleri 9-5 mesaili bir memur, akşamları ise emekli olup Ege’ye yerleşmiş bir amca gibi. İstanbul yoğun, çarpık ve düzensiz; Toronto ise düz, sistemli ve kolay. Kendimi İstanbul’un yorduğu bir insan saydığımdan oh ne güzel demeyi bekliyordum fakat gürültüsünü de kargaşasını da çok özlemiştim İstanbul’un.
İlerde Toronto’da yaşamak ister misin? Örneğin Master yapmak ya da çalışmak için geri dönmek gibi bi planın var mı?
Gitmeden önce çok hayal ediyordum ama sanırım artık öyle bir planım yok.
Toronto’da hangi üniversitenin hangi kampüsündesin?
University of Toronto’nun St. George Kampüsü’nde idim.
Üniversite eğitim ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde mi oluyor yoksa dersler blok şeklinde mi?
İlkbahar ve sonbahar şeklinde oluyor.
Eğitim hangi dilde yapılıyor? Eğer İngilizceyse hocaların dil yeterliliği nasıl?
Bu soruyu cevaplamıyorum 😀
toronto genel
Dersler zorluyor mu? Sence eğitim sistemi nasıl?
Bence dersler özellikle sosyal bilimler öğrencileri için aşırı yoğun. Boğaziçi bizi yeterince zorluyor sanıyordum, Toronto’nun onda biri kadar zorlamıyormuş aslında 😀
Exchange öğrencileri ve yerli öğrenciler aynı sınıflarda mı eğitim görüyor?
Evet, tabii ki.
Türkiye’deki okulun kaç tane ders almanı zorunlu tuttu? Her biri kaç ECTS genelde?
Boğaziçi’nin zorlaması yoktu tavsiyesi vardı, maksimum 4 al demişti advisorım. Toronto ise zorluğunun bilincinde olarak 3 tane alabileceğimi söylemişti ama ben kaşınıp 4 aldım, hepsi de 6 ECTS idi yanlış hatırlamıyorsam.
Haftada kaç saat dersin var? Ödevler, sınavlar yoğun mu? Yoklama çok önemli mi?
Yoklama alındığına rastlamadım hiç, ne kendi derslerimde ne de arkadaşlarımınkilerde. Haftada 12 saat dersim vardı ama çok yoğun okumalı- yazmalı geçti dönemim.
Evde mi yurtta mı kalıyorsun? Artıları eksilerinden bahseder misin?
Evde kaldım. Çok güzel bir ev olmasına rağmen insanlarıyla geçinemediğim için bir yerden sonra işkence oldu benim için. O yüzden yurtta kalmayı isterdim ama düşününce tamamen yabancı bir yerde kendi kendime bakabilmeyi ev hayatıyla öğrendim ve o zorluğu çok faydalı bir sürece dönüştürmeyi başardığımı düşünüyorum.
Üniversiteye yakın bir yerde konaklamak mı şehir merkezinde konaklamak mı daha iyi? Öğrencilerin yoğun olduğu özel bir bölge vb var mı?
Öğrencilerin yoğun olduğu bölgeler üniversite çevresi tabii ki ama oradaki mahalleler eski ve biraz tekinsizdi. Benim kaldığım yer ise ekstra güvenli ve daha sakin bir yerdi o yüzden yine olsa yine okula ulaşımı kolay ama şehir merkezinde olmayan bir yer tercih ederdim.
Ev tutmak isteyenlere önerebileceğin bir bölge var mı? Ev arıyorsak hangi sitelere, facebook gruplarına vb bakmalıyız?
Ben Eglinton&Yonge’da yaşadım, bence çok tatlış bir mahalle idi, tavsiye ederim. Aktif ve güvenilir bir facebook grupları yok maalesef çünkü devasa bir okul ve neredeyse şehir merkezinin tamamına yayılan bir merkez kampüsü var, kaç yüz bin öğrencisi vardır kim bilir… Ben evimi airbnb’den buldum, hiçbir sorun çıkmadı. Tek eksisi airbnb’nin aldığı komisyon yüzünden normal bir kiraya göre daha pahalı olmasıydı.
Exchange’e gitmeden önceki süreçte önceden ödemek zorunda olduğun ücretler oldu mu? Sağlık sigortası, yurt taksidi, vize, uçak bileti, belgelerin kargolanması vb. Bunlar ne kadar tuttu?
Sağlık sigortası, vize ve uçak bileti için para ödedim. Kesin miktarı hatırlamıyorum ama 3000-3500 lira civarında olduğunu tahmin ediyorum. (Uçak biletleri çok pahalıL)
Bize Toronto’daki fiyatlardan biraz bahsedebilir misin?
Zaten şimdiye dek bayağı yakındım gibi hissediyorum aslında 😀 Pahalıydı işte, bizim öğrenci akbili dediğimiz şeyin karşılığı aylık 112 dolardı, aylık telefon tarifelerinin en makulü 55-60 dolardı. Çok Akdenizli beslenen bir insan olduğum için haftalık market alışverişim bile pahalıya geliyordu çünkü lezzetli sebze ve meyve bizdeki gibi kolay ulaşılan bir şey değil, nispeten pahalı bir zevk. Bir de ben süt ürünleri bağımlısıyım, onlar da bir o kadar masraflıydı. In tarım ve hayvancılık I believe, gerçekten.
Para yetiyor mu? Bir ayda ortalama neye ne kadar harcıyorsun? Para transferlerini nasıl yapıyorsun?
Ben beklediğimden fazla harcama yaptım, oradayken de dolar yükselmeye başlamıştı zaten. Yurt gibi bir yerde değilsen ve toplu taşıma kullanıyorsan 500 dolar civarı kesin harcıyorsun gibi. Ekstra bir para transferi yapmadım, banka kartımla atmlerden cüzi bir ücret karşılığında çekiyordum ihtiyacım oldukça.
Türkiye’de herhangi bir bankanın senin ülkendeki bir bankayla anlaşması var mı? Diyelim ki anlaşma yok, en az kesintiyle hangi bankanın kartıyla orada hangi ATM’den para çekiliyor?
Burada master card kullanıyorsan orada maestro kullanan tüm banka atmlerinden para çekebiliyorsun, kesinti değil de işlem ücreti alıyor, o günkü kura göre değişen bir ücret.
Bankaların mobil uygulamalarını kullanabiliyor musun? Telefona Türk hattını takmamıza gerek var mı?
Akbank direkt mobil uygulamada telefona şifre göndermiyor, o yüzden hat değiştirmeden kolaylıkla kullandım.
Bildiğim kadarıyla Exchange için Erasmus’taki gibi hibe verilmiyor, peki senin bu değişim programı için aldığın bir burs ya da sana sponsor olan biri var mı? Varsa harcamalarının % kaçını karşılıyor?
Okulun seni yönlendirdiği çok az kişiyi seçip burs veren bir aile var, burs ofisini takip ederek uzunca bir başvuru ve mülakatlar sonucu oradan burs kazandım. Tek seferde verilen ve dolar kurunu göz önüne alınca pek de fazla olmayan bir miktar ama benim için çok önemliydi ve biraz olsun rahatlattı beni.
Hangi telefon operatörünü kullanıyorsun? Paketinde neler var ve ne kadar ödüyorsun?
Fido kullandım, en uygun ve tatlı operatör bence. 2 gb internetim ve 500 dakikam vardı sanırım ve 60+ dolar ödüyordum aylık.
Şehir içi ulaşımını nasıl sağlıyorsun? Bisiklet yaygın mı? Ulaşım için ayda ortalama ne kadar harcıyorsun?
Bisiklet hava dondurucu olmadığı sürece yaygın ama yılın yarısı buz gibi zaten. Ben metro kullandım, küçük ama uzun bir metro ağı var Toronto’nun. Öğrenci akbili gibi olan şeyi çıkarabilmek için önce öğrenci olduğunuzu kanıtlayan bir kart almalı ve onun için de bir ücret ödemelisiniz. Onun dışında aylık ücreti 112 dolardı dediğim gibi. Metronun yetemediği yerler için otobüsler ve tramvaya benzer streetcar’ları var; ‘akbil’ hepsinde geçiyor. Bunların arasında en güvenli ve güzeli metro kesinlikle. Metro hattı üzerinde olmayan mahalleler insanları ve mekanları açısından pek iç açıcı olmayabiliyor.
Gittiğin ülkede okurken çalışma olanağın var mı? Varsa haftada kaç saat çalışma izni var ve ortalama ne kadar kazanılıyor?
Sanırım var ama biraz uğraştırıcı ve özellikle tek dönemlik exchangelerde tercih edilmeyen bir seçenek, daha çok international öğrenciler arasında yaygın. Saatler ve maaş konusunda bir bilgim yok maalesef.
Diyelim ki hasta oldun, yurt dışı sağlık sigortanla hangi hastanelere gidebiliyorsun, prosedür nasıl?
Onu ben de tam çözemedim açıkçası. UofT’nin zorunlu tuttuğu bir sağlık sigortası var, gitmeden onu yaptırmıştım ama kullanmak zorunda kalmadım hiç (bağışıklık sistemime kalpler).
Bol bol gezdin mi? Gezme işlerini nasıl planladın (ulaşım, yararlandığın siteler, appler, konaklama)? En sevdiğin şehir/ülke neresiydi?
Bol bol gezmedim galiba ya, yani şehrin ünlü olan her yerini gezdim aslında ama Kanada’da başka şehre gitmedim çünkü Toronto dışındaki her şehir Toronto’dan daha soğuktu. Onun yerine birazcık güneye yani New York’a gittim 10 günlüğüne falan, BÜMK’ten tanıdığım dünya tatlısı Merisa sayesinde konaklama için ekstra çaba sarf etmedim, ulaşımı da otobüsle sağladım (evet o kadar yakınlar), bol bol Google maps ile iki şehirde de çok güzel vakit geçirdim valla, seçemiyciim.
niagara şelalesi
Toronto’dan hangi ülkeleri ziyaret etmek daha ucuz ve mantıklı?
Amerika tabii ki. Hatta New York allahın emri gibi bence, atlanmamalı.
Başka bir ülkeyi seyahat etmek istediğinde vize almak zorunda kaldın mı? Kısaca anlatır mısın?
Evet, çok kolay ve hızlı bir şekilde Amerika vizesi aldım. Kanada vizesi almak bile daha uzun sürmüştü sanırım. Bir de Avrupa üzerinden geçtim Kanada’ya ama yeşil pasaportlu olduğum için vize almadım.
Rutin bir günün nasıl geçiyor?
Okula gitmek ve ödevleri yapmak dışında eğer evdeysem yemek ve minik ev işlerini yapmakla geçiyordu, dışarıda isem de arkadaşlarımla takılıyor oluyordum.
Yemek işini nasıl hallediyorsun?
Normal, marketten alışverişimi yapıp evde kendim pişirip yiyordum. Tabi salça benzeri temel şeylerin güzelini bulmak biraz zamanımı aldı ama dört ayın sonunda babamın ve annemin yemeklerine oldukça yaklaştığımı düşünüyorum.
Spor yapmak istersen nasıl olanaklar var?
O konuda şanslıydım, kaldığım binada gym ve havuz vardı. Ama zaten okul da her çeşit spor için çok geniş imkanlar sunuyordu.
Exchange öğrencileri için bir kulüp var mı? Varsa aktif mi? Ne gibi etkinlikler düzenliyorlar?
Kulüp yok maalesef, okulun exchange ofisine bağlı çalışan bir topluluk var. O konuda şanssız olduğumuzu düşünüyorum, Avrupa’daki aktif Erasmus kulüplerinden olmadığı için. Var olan topluluk kültürel etkinlikler düzenliyordu daha çok. Bir araya gelinen yemekler düzenlemek, buz hokeyi maçına gitmek gibi.
Gece hayatı nasıl?
Gece hayatı küçük denebilecek en merkezi bölgede çok aktif. Bence kaliteli ama böyle bizdeki gibi sokaklara taşan, sabahlara kadar süren bir yapısı yok pek.
Favori mekanların nereler?
En büyük şanslarımdan olan evimin yanındaki İstanbul Cafe ve tüm Tim Hortonslar favori mekanlarım idi.
Yabancı dilde arkadaşlıklar kurmak, hayatını devam ettirmek zor oldu mu?
Çok zor olmadı açıkçası, akademik kısmı daha zor oldu Batı Dilleri okuduğum ve native olmadığım için.
Ben genelde şu ülkenin insanlarını kendime daha yakın buldum dediğin bir ülke var mı?
Genelde Avrupa ülkelerinden insanlarla daha iyi anlaşıyorum sanırım, Kanadalılarla da fena değildim.
Türk’üm dediğinde sana nasıl yaklaştılar, nasıl tepkiler aldın?
Gayet hoş tepkiler aldım aslında, meraklı ve arkadaş canlısı idi çoğu insan.
Giderken yanında neler götürdün? Aman şunları Türkiye’den alın mutlaka diyeceğin şeyler var mı?
Birazcık daha yerim olsaydı kessinlikle demlik ve çay alırdım, sallama çaya mahkum olmak aşırı zordu çünkü benim için. Sucuk götürmek de istedim bir de ama müsaade edilmiyordu havayolu şirketinde.
Şimdiki aklım olsa Exchange’a/Exchange’e şuraya giderdim dediğin bir yer var mı?
Toronto’ya gittiğim için pişman değilim ama şimdiki aklım olsa büyük ihtimalle Avrupa’ya Erasmusa giderdim, daha rahat ve tatil gibi bir deneyim için.
Bu süreçte kendini en kötü ve en iyi hissettiğin anları anlatır mısın?
Sanırım en kötü anları bir gece şehir merkezinden çok uzakta boş bir metroda bir kadın yanıma çantasını bırakıp indiğinde yaşadım. Ne güvenlik ne de insan vardı o saatte orada, çok korkmuştum. En iyi hissettiğim an da 2.5 ay sonra erkek arkadaşımı gördüğüm andır.
Şu anki hayatın gitmeden önceki beklentilerini karşılıyor mu?
Beklediğimden çok farklı bir deneyim oldu; beklediğim çok fazla şey olmadı, beklemediğim çok fazla güzel şey oldu o yüzden beklentilerimi karşıladı/karşılamadı diyemeyeceğim.
Exchange yapmayı öneriyor musun, şu ana kadar sana ne kattığını düşünüyorsun?
Öneriyorum; bana her şeyden çok uzakta, herkesten farlı bir yerde ve zamanda tek başıma nasıl yaşayacağımı öğretti çünkü.
Ben yaptım siz yapmayın ya da ben yapmadım siz kesin yapın dediğin şeyler var mı?
Az ve kolay ders alın, Toronto’yu hem bir turist hem de bir yerli gibi yaşamaya çalışın ve maple syruptan bıkmadan gelmeyin 😀
Bonus: Toronto ya da Kanada’dan bunları yapmadan dönmeyin dediğin neler var?
Bence buz hokeyi maçları izlenmeli, denk gelirse film festivalinde birkaç film görülmeli, CN Tower restoranında şık bir yemek yenmeli ve havalar sıcakken adaya gidilmeli.